10 Ekim 2011 Pazartesi

Charles Bukowski-Suda Yan Ateşte Boğul

1955 ve 1973 arasında yazılmış bu şiirlere baktığımda (çeşitli nedenlerle) en çok son şiirleri beğendiğimi görüyorum. Bundan da memnunum. Elbette gelecekte yazacağım şiirlerin nasıl olacağı veya başka şiirler yazıp yazamayacağım konusunda hiç fikrim yok, çünkü ne kadar yaşayacağımı bilmiyorum, ama şiir yazmaya oldukça geç, 35 yaşımda başladığıma göre bana fazladan bir kaç yıl tanıyacaklarını sanıyorum. Bu arada, okuyacağınız bu şiirle yetinmek durumundayız.
Charles Bukowski
30 Ocak 1974

"hiçbir şeyin önemi yok
bir yatakta debelenmekten başka
ucuz hayaller ve bir birayla
yapraklar ölürken ve atlar ölürken
ve ev sahipleri koridorlarda dikmiş gözlerini bakarken;
canlıdır müziği çekilmiş perdelerin,
sinek sürüleri
ve patlamalar sonsuzunda son insan'ın mağarası;
hiçbir şeyin önemi yok sızdıran lavabodan başka,
boş şişeden,
keyiften,
kıstırılmış
bıçaklanmış ve traş edilmiş gençlikten başka,
ölsün diye
arkası yastıkla desteklenmiş
gençlikten başka."

Charles Bukowski-Gülün Gölgesinde-Dünyevi Şiirlerin Son Gecesi 2

Hiç bir zaman olması gerektiği gibi değil dedi insanlar, müziğin sesi, sözcüklerin yazılışı.
hiç bir zaman olması gerektiği gibi değil, dedi, bütün bize öğretilenler, peşinde koştuğumuz aşklar, öldüğümüz bütün ölümler, yaşadığımız bütün hayatlar, hiç bir zaman olması gerektiği gibi değiller, yakın bile değiller.
birbiri arasındaki yaşadığımız bu hayatlar, tarih olarak yığılmış, türlerin israfı, ışığın ve yolun tıkanması, olması gerektiği gibi değil, hiç değil, dedi.
bilmiyor muyum? diye cevap verdim.
uzaklaştım aynadan.
sabahtı, öğlendi, akşamdı,
hiç bir şey değişmiyordu
her şey yerli yerindeydi.
bir şey patladı, bir şey kırıldı,
bir şey kaldı.

Charles Bukowski-Kapalı Bir Kapıdır Cehennem''Dünyevi Şiirlerin Son Gecesi 1''

İnsanın kendini nedenini bilmeksizin iyi hissetmesi ne güzel : ya da sinirli bile olsa seçimi olabilmesi ; ya da biraz aşkı, nefrete dönüşmeyen. güvenin, dostlar, ama tanrılara değil, kendinize :sorma, anlat cehennemin gölgelerinde ulvi bir müzik bekliyor diyorum size.

Charles Bukowski-Hollywood


"Odanın kapısı açıldı ve Jack Bledsoe yalpalayarak içeri girdi. Tanrım, genç Chinaski'ydi bu! Bendim! İçimde ince bir sızı duydum. Gençlik, orospu çocuğu, nerdesin? O genç ayyaş olmak istedim tekrar. Jack Bledsoe olmak istedim. Ama birasını yudumlayarak köşede dikilen moruktum ben. "Hollywood, Charles Bukowski'nin sinema dünyasını, orada yaşananları, insan ilişkilerini anlattığı romanı. Barfly'ın çekim öyküsünü anlatırken, Hollywood'un renkli dünyasını, Mickey Rourke, Faye Dunaway, Jean - Luc Godard, Norman Mailer ve Sean Penn gibi ünlüleri de romanında tüm yönleriyle yansıtıyor.

Charles Bukowski-Factotum

Zengin olmayı düşleyen yoksul ve despot bir babanın cehenneme çevirdiği ergenlik döneminden sonra iki yıl Los Angeles Üniversitesi'nde gazetecilik bölümüne devam eden Charles Bukowski (Henry Chinaski) kararını verir. Babası gibi biri zengin olmayı isterse o tersini isteyecektir. Aylaklığı. Ancak erken yaşta saptadığı bir hedefi vardır. Yazar olmak.Mukavva bavulunu alıp yola düştüğünde yirmi iki yaşındadır. Ucuz pansiyon odalarında sefaletle boğuşup yazmaya çalışırken kendine gerçek bir dost edinmiştir. Alkol.Bar Sineği filminde beş günlük bir kesitini senaryolaştırdığı bu dönem yaklaşık on yıl sürer. Eyalet eyalet dolaşıp, pansiyon kirası ve içki giderlerini karşılamak için sayısız ikinci, hatta üçüncü sınf işlere girip çıkar. Bukowski roman, öykü ve şiirlerinde sık sık özlemle söz ettiği bu dönemi anlatırken mizahının ve onu çağdaş Amerikan edebiyatının önde gelen yazarlarından biri yapan eşsiz yalınlığının doruğundadır.

Charles Bukowski-Pis Moruğun Notları

Bukowski'yi Dünya çapında meşhur eden, kültleşen öyküleri…

"bir hafta kalıp içtim, kiranın bitmesini bekleyerek, sonra da Village'in dışında bir oda tuttum. derli toplu büyükçe bir odaydı ve çok ucuzdu, nedenini anlayamamıştım. köşede bir bar buldum, bütün gün oturup bira içtim. param hızla tükeniyordu, ama her zamanki gibi nefret ediyordum iş aramaktan. sarhoş ve aç geçirdiğim her dakikanın benim için özel bir anlamı vardı. o gece iki şişe porto şarabı alıp odama çıktım. soyundum, bir bardak bulup ilk şarabı koydum ve karanlıkta yatağa uzandım. işte o zaman anladım odanın neden bu kadar ucuz olduğunu. "L" treni pencerenin önünden geçiyordu. durak pencerenin önündeydi. tam önümde. odanın tamamı trenin ışığı ile aydınlanıyordu. ve bir tren dolusu yüz geçiyordu önümden. korkunç yüzler: fahişeler, orangutanlar, deyyuslar, kaçıklar, katiller, efendilerim. sonra tren yavaşça hareket ediyordu ve oda bir kez daha karanlığa gömülüyordu bir sonraki tren dolusu yüzlere kadar, ki her seferinde beklediğimden çabuk geliyordu. iki şişe şarap almakla ne iyi etmiştim."

Charles Bukowski-Pis Moruk İtiraf Ediyor

"Yazmak, en nihayetinde, tek yol benim için ve beni bir kazığa bağlayıp yaksalar kendimi aziz addetmem. Sadece benim için tek yol olduğuna inanmış olarak ölürüm. Yapmak istediğini yapma meselesi. Benim hezimetim onların zaferi olacaktır. Hiçbir şeyi yadsımıyorum. Şu anda olabileceğimin bütünüyüm. Bu yazma muhabbetini bırakalım öyleyse. O hödükler için. Ben buraya sadece size kendinizi daha iyi hissettirebilmek için sızdım. Unutun gitsin. Çarşamba akşamı Turf Paradise Hipodromu'nda dördüncü koşuyu kim alacak?"